Ağrı

DUYURULAR

SİTEMİZDE İLLERİMİZİN TARİHİ EKLENMESİ BİTTİKTEN SONRA
CUMHURİYET ÖNCESİ İLLERİMİZİN FOTOGRAFLARINI YAYINLAYACAGIZ.
SİZLERDE ÖNERİ,ŞİKAYET,İSTEK VE İLLERİMİZİN 
FOTOGRAFLARINI GÖNDERMEK İSTERSENİZ;
ctngz1@hotmail.com











Ağrının Turistik Yerleri ,Ağrının Tarihi Yerleri
 



Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Murat-Van bölümü içinde kalan yüksek Anadolu yaylasının devamı üzerinde yer alan Ağrı, deniz seviyesinden 1640 m yükseklikte kurulmuştur. Anadolu’nun İran’la bağlantısını sağlayan yolun üzerinde bulunması ile önemi artan Ağrı İli, doğusunda İran, batısında Muş ve Erzurum, kuzeyinde Kars, güneyinde Van ve Bitlis ile kuzeydoğusunda Iğdır ili ile çevrilidir. 

Yüzölçümü 11376 kilometre karedir. Topraklarının %46’sını dağlık alanlar, %29’unu ovalar, %18’ini platolar ve %7’sini yaylalar oluşturmaktadır. 

1834 yılında bucak, 1869 yılında ilçe olan Ağrı, 1927 yılında il merkezi olmuştur. 5165m. yüksekliğiyle Türkiye’nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı’ndan dolayı da Ağrı adını almıştır. 

Ağrı’nın kuruluşundan buyana ekonomik etkinliğini hayvancılık karşılamaktadır. Türkiye çapında önem taşıyan koyunculuk, Ağrı ve Tendürek Dağları üzerindeki yaylalarda göçerler tarafından yapılmaktadır. Ayrıca Merkez İlçede kurulan hayvan pazarı Doğu Anadolu’nun önemli pazarlarından birisidir. Burada açılan süt ve yem fabrikaları ile et kombinaları hayvancılığın gelişmesinde etken olmaktadır. 



Ağrı, Orta Asya’dan gelen kavimlerin Anadolu’ya girişleri sırasında bir geçiş oluşturmuş, dolayısıyla bir çok uygarlığa sahne olmuştur. Ancak bu uygarlıklar, Ağrı’yı bir giriş kapısı olarak gördüklerinden burada çok köklü bir uygarlık oluşturamamışlardır. Bölgede egemenlik kurdukları sanılan Hititler’in güçlerini yitirmeleri üzerine, MÖ.1340-M.Ö.1200 tarihleri arasında Hurriler bölgeye yerleşmişlerdir. Hurriler krallık merkezi olan Urfa’dan uzak olan Ağrı’yı ellerinde tutamamışlardır. En köklü uygarlığı Urartular oluşturmuştur. 

Urartu’nun Van Gölü’nün kuzey ve kuzeydoğusundaki ülkeler üzerine, Kral İspuini ( MÖ.825-M.Ö.810 ) döneminde seferler başlamış, Kral Menua ( MÖ.810-M.Ö.786 ) döneminde bu akınlar daha da ağırlık kazanmıştır. Kuzeye ve kuzeydoğuya giden yollar üzerinde inşa edilen kaleler, buraya yapılan seferlerin önceden planlandığını göstermektedir. 

Ağrı Dağı’nın yamaçlarında, Karakoyunlu ve Taşburun köylerinin arasında ele geçen bir Urartu yazıtı Kral Menua’nın bu bölgedeki egemenliğini kanıtlamaktadır. MÖ.712 yıllarında Kızılırmak boylarına kadar uzanan Kimmerler, Ağrı’da geçici de olsa bir hakimiyet kurmuşlardır. Medler ( MÖ.708-MÖ.555 ) Asur Devleti’nin yıkılması ile birlikte bir yayılma sürecine girmiş, bunun sonucu olarak ta Ağrı ve çevresini topraklarına katmışlardır. Medler’in yıkılması ile birlikte Persler; Büyük İskender’in Pers Kralı lll. Darius’u yenerek Anadolu’yu ele geçirdiği ( MÖ.331 ) zamana kadar bölgede yaşamışlardır. Büyük İskender’in ölümü üzerine oluşan boşluktan faydalanan Ermeniler bölgeyi ele geçirmişlerdir. Doğu Anadolu’ya gelip bölgeye, MÖ.680 yılında gelip yerleşenler Sakalardır. Murat Nehri ve Doğubeyazıt çevrelerine kısa sürede yerleşmişlerdir. Daha sonraları Arsaklılar ve Artaksıyaslı Krallığı, Ağrı ve çevresine hakim olmuştur. Bölge, Hz. Osman zamanında Arap orduları tarafından fethedilmiştir. 872 yılına kadar Abbasilerin egemenliği altında kalan Ağrı, daha sonra Bizans’ın eline geçmiştir. 



1071 Malazgirt Savaşı sonrası bölgeye Türk boyları gelmeye başlamıştır. Ağrı, yüzyıla yakın bir süre Sökmenli Devleti’nin sınırları içine girmiştir. 1027-1225 yılları arasında Ani Atabekleri, 1239’da Moğollar, 1256-1358 yılları arasında İlhanlılar Ağrı’da hüküm sürmüşlerdir. İlhanlılar zaman zaman kurultaylarını Ağrı Dağı’nda yapmış, Anadolu ve İran’ı buradan yönetmişlerdir. 1393’de Timur, Ağrı bölgesini ele geçirmiştir. 1405-1468 tarihleri arasında Ağrı, Karakoyunlu toprakları içinde yer almış, Karakoyunlular yıkılınca da Akkoyunlular’ın egemenliğine geçmiştir. 

Yavuz Sultan Selim tarafından Çaldıran Savaşı’ndan (1514) sonra Ağrı yöresi sonrası Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde Şorbulak ismiyle anılan ilin adı, Ermeniler zamanında Karakilise olarak değiştirilmiştir. Kazım Karabekir Paşa zamanında Karakilise ismi değiştirilerek Karaköse diye adlandırılmıştır. Nuh Tufanı ile ilgisinden dolayı Tevrat’ta adı geçen Ararat Dağı ve ülkesinin, Ağrı ve çevresinin olduğu sanılmaktadır. Bu konuda yabancı ve yerli araştırmacılar Ağrı Dağı ile ilgili araştırmalarını yoğunlaştırarak Nuh’un gemisinin kalıntılarını araştırmaktadırlar. Bugüne kadar bu konuda her hangi bir olumlu sonuca ulaşılamamıştır. 

 
Doğubeyazıt’ın 5 km.doğusunda Belleburç denilen yerdeki Doğubeyazıt Kalesi, Kalenin doğusunda, güney eteğinde Beyazıt Eski Cami, Diyadin’in güneyinde, Murat Irmağı kıyısında Diyadin Kalesi, Diyadin İlçe Merkezi yakınlarında Avnik Kalesi, Avnik kalesi yakınlarında Kuje Kalesi, Doğubeyazıt’ta İshak Paşa Sarayı, Balıklıgöl Köyü’nde Kızılziyaret Kalesi, Merkez ilçenin 20 km uzağında yer alan Yukarı Küpkıran ile Güneysu köyü arasında Küpkıran Kalesi,Küpkıran Köyü ile Kalender Köyü arasında Pazı Kalesi, Eleşkirt’in 14 km. uzaklığındaki Toprakkale, Hamur İlçe Merkezinden geçen dere üzerindeki kayalıkta Havaran Kalesi, Hamur Karlıca (Şoşik) Köyü’nde Şoşik Kalesi, Karlıca Köyü’nde Karlıca Kız Kalesi, Tutak’ın 15 km. batısındaki Dönertaş (Kalekul) Köyü yakınlarında Kan Kalesi, Tutak yakınında Kadavin Dağı’nda Zencir Kale, Hamur İlçe Merkezin’deki Hamur Kümbeti, Toprakkale Köyü’nde Toprakkale Camisi, Doğubeyazıt’ın doğusunda, kalenin eteğinde Beyazıt Eski Cami, Taşlıçay’ın 18 km.doğusunda Taşteker Köyü’nde Üçkilise, Tutak’ın 26 km. batısında Dayapınarı (Noktulu) Köyü yakınında Karagöz Kilisesi, Patnos’un 2 km. kuzeybatısında Patnos Kalesi olarak tanınan Aznavur Tepe, Patnos’un 1 km. güneydoğusunda Değirmentepe’de Urartular tarafından kurulmuş olan Girik 



TARİHİ VE KÜLTÜREL ESERLER DOĞU BEYAZIT KALESİ:



TARİHİ VE KÜLTÜREL ESERLER DOĞU 
BEYAZIT KALESİ:

Doğubeyazıt'ın 5km doğusunda, Eski Beyazıt'ın kuzeydoğusundaki Belleburç denilen yerde bulunmaktadır. Bugün için harap bir vaziyet arz etmektedir. Yapanı ve yaptıranı bilinmeyen kalede, Urartu mezarları ve antik çağlara ait kalıntılar bulunmaktadır. Kale plan olarak üç bölümden meydana gelmiştir. Orta bölümde tapınak ve mağaralar mevcuttur. Kalenin etrafını çeviren surlar tamamen kaybolmuştur. Kalenin Urartular tarafından yapıldığı sanılmaktadır.


BEYAZIT ESKİ CAMİ:
 

Doğubeyazıt'ın doğusunda, Kalenin güney eteğinde bulunmaktadır. Cami, muhtemelen Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmıştır. Caminin taç kapısı üzerindeki onarım kitabesinden H.1096 (M.1687) 'da onarım gördüğü anlaşılmaktadır. Kare planlı, tek kubbeli cami plan tipindedir. Harim mekanı 11.50m çapında bir kubbe ile örtülüdür. Beş gözlü son cemaat yeri yıkılmıştır. Üzerinde herhangi bir süslemesi bulunmayan cami, değişik renklerdeki taşların karışık bir biçimde kullanılmasıyla yapılmıştır. 


DİYADİN KALESİ:
 

Diyadin ilçe merkezinin güneyinde, Murat Irmağı'nın kıyısındaki kayalıklar üzerinde kurulmuştur. Yapanı ve yaptıranı belli değildir. Evliya Çelebi, Uzun Hasan oğlu Ziyaüddin tarafından yaptırıldığını belirtmektedir. Kale, yapılış tarzı ve kullanılan malzeme bakımından Urartu kalelerine benzemektedir. Birçok dönemde tamir ettirilen kale, bugün harap bir vaziyettedir. 


AVNİK KALESİ:

Koçbaşı Kalesi olarakta bilinen yapı Diyadin ilçe merkezine 29 km mesafede, Yankaya (Ali Hido) mezrasında, Aladağ'ın yüksek bir yerindedir. Taşlarının sökülüp, ev yapımında kullanılmasından dolayı, bıgün ancak temelleri günümüze gelebilmiştir. 


KUJE KALESİ:
 

Avnik Kalesi'ne yakın bir yerde bulunan küçük çapta bir kaledir. Günümüze ancak kalıntıları ulaşabilmiştir. 


MEYA (GÜNBULDU) MAĞARALARI:
 

Diyadin ilçe merkezine 12 km uzaklıktaki Günbuldu köyündedir. Antik bir kent görünümündeki yerleşim yerinde mağaralar ve tarihi kalıntılar köyün 400 m uzağında bulunmaktadır. Kayalara oyularak yapılmış, barınma yerleri, tapınak, ibadethane, oda ve mağaralar oldukça ilgi çekicidir. Barınarak ve ibadethanelerde değişik inançların izleri görülmektedir.Oldukça tahrip edilmiş kentten, günümüze mihrap, haçlı taşlar ve mezarlar kalmıştır.Buradan çıkarılan iki koç heykeli, şu anda il merkezinde bulunmaktadır. 


İSHAKPAŞA SARAYI :

Dogubeyazıt'ın 8 km güneydoğusunda, Eski Doğubeyazıt'ın kayalıkları üzerindedir. Sarayın harem girişi üzerinde bulunan kitabesinde; "Bin yüz ile doksan dokuz oldu buna tarih, İshaka meram üzere kem kıl dü cihanı" yazılıdır. Buradan yapının H.1199 (M.1784) tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Kitabede adı geçen İshak ise, II.İshak Paşa'dır. Yapı yaklaşık yüz yıllık bir dönem içerisinde tamamlanmıştır. Dolayısıyla 1634-1680 yılları arasında Beyazıt Sancakbeyliği'ni yapan Çolak Abdi Paşa döneminde yapının imarına başlanılmış ve 1784 yılında II.İshak Paşa döneminde yapı tamamlanmıştır. İki avlu ve bu avlularda yapılmış bölümlerden oluşan sarayda, binalar "U" şeklinde düzenlenmiştir. Birinci avluya girişi sağlayan taç kapı, dışa doğru çıkıntılıdır. Her iki yönden yuvarlak altışar sütunla takviye edilmiştir. Yüzey yuvarlak kemerli, mukarnas kavsaralı bir niş içine alınmıştır.

Asıl giriş kapısı basık kemerli olarak düzenlenmiştir. Taç kapı; kabartma bitki motifleri, stilize ağaçlar, mukarnası andıran bezemeler ve kemerlerle süslenmiştir. Birinci avluda; nöbetçi odası, çeşme, muhafız koğuşları, zindan ile at koşum ve araba yerleri bulunur. Orta avlu, dört tarafı çeşitli binalar ile çevrilmiş olup, dikdörtgen planlıdır. Bu kısımda, hizmetli odaları, selamlık, cami ve türbe yer alır. Dikdörgen planlı caminin, harim kısmı kare planlı olup üzeri yüksek kasnaklı tromplu bir kubbe ile örtülüdür. Önünde üzeri teras şeklinde düzenlenmiş kapalı bir son cemaat yeri bulunur. Cami iç mekanında, ampir üslubu hatırlatan süslemelere sahiptir. Caminin güneyinde yer alan Çolak Abdi Paşa Türbesi, Selçuklu tarzına uygun olarak, iki kat halinde yapılmıştır. Orta avludan bir kapıyla, dikdörtgen planlı harem dairelerine geçilir. Bu bölümde ayrıca hamam, kiler, aşhane ve tuvalet gibi kısımlar bulunmaktadır. Sonuç olarak, İshak Paşa Sarayı farklı üslup ve bezeme şekilleriyle inşa edilmiş olup, ortaçağ şatolarını anımsatan gösterişli bir eser olarak karşımıza çıkmaktadır.
 



ANZAVUR TEPE:
 

Patnos ilçe merkezinin 2km kuzeybatısında yer almaktadır. Patnos Kalesi olarak da bilinir. Urartular'dan kalma antik bir kenttir. Saray, tapınak ve bina kalıntılarının olduğu tespit edilmiştir. Kale Kral Menua ve I.Argişti, tapınak ise İspuını zamanında yapılmıştır. Oldukça harap olan kentten günümüze. Ancak tapınak,kale ve bazı binaların kalıntıları ulaşmıştır. 


GİRİK TEPE:
 

Patnos'un 1km güneydoğusundadır. Değirmentepe olarak da bilinir. Urartular'a ait bu antik kent, Kral Menua ve oğlu I.Argişti dönemlerinde kurulmuştur. 1960-1963 yılları arasında yapılan kazılar neticesinde, yanmış bir iç avlu, taht odası, salonlar, kiler ve mutfak ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca buradan çok sayıda yüzük, küpe, bilezik, kemer, mühür, altın ve tunçtan yapılmış süs eşyaları elde edilmiştir.


TOKLUCA KALESİ :

Diyadin ilçe merkezine 19 km uzaklıktaki Tokluca köyünde bulunmaktadır. Yapıda yer altına inen merdivenler mevcuttur. Ancak bu merdivenli yolun nereye ulaştığı bilinmemektedir. 


ÜÇKİLİSE: 

Taşlıçay'ın 18 km doğusunda yer alan bugünkü Taşteker köyüdür. Birçok kaynakta adına rastladığımız Üçkilisenin kutsallığı M.Ö.'ye dayanır. Arsaklı Türkleri burada Bagavan adında bir Güneş Tapınağı yapmışlardır. Sonradan Ermeniler tarafından bir manastır inşa edilmiştir. Ancak bahsedilen ve diğer tarihi değerler yok edilmiştir. Ermenilerin yaptırdığı manastır, 1950 yılında sökülmüş, taşları Ağrı Merkez Camii'nin yapımında kullanılmıştır. Nuh Peygamber'in mezarının burada olduğuna ilişkin bir inanışta vardır. 


KIZILZİYARET KALESİ:




Balıklı Göl yakınlarındaki aynı adı taşıyan köyde bulunmaktadır. Hangi dönemde yaptırıldığı bilinmeyen yapının yapanı ve yaptıranı bilinmemektedir. 1918 yılında yöre terk edilip barınak ve kale surları tahrip edildiğinden dolayı, kale harap bir görünüm arz etmektedir. 


KÜPKIRAN (HAREBEGÖL) KALESİ: 

Merkez ilçenin 20 km uzağında yer alan Yukarı Küpkıran ile Güneysu köyü arasında bulunmaktadır. Kale Harabegöl Kalesi olarak ta bilinir. Kalenin kimin tarafından, hangi tarihte yaptırıldığı bilinmemektedir. 


PAZI KALESİ:
 

Küpkıran köyü ile Kalender köyü arasındaki kaledir. Pazı Kalesi, Eyüp Paşa Kalesi adı ile de anılmaktadır. Ağrı Ovası'na hakim bir tepe üzerinde kurulan kale, küçük boyutlu olup basit bir yapıya sahiptir. Kale oldukça tahrip olmuş, tanınmayacak bir hale gelmiştir. 


TOPRAKKALE:
 

Eleşkirt'e 14 km mesafedeki antik kenttir. Toprakkale'nin yapım tarihi bilinmemekle birlikte, Urartular döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Urartuların burada bir kale yaptırdıkları ve küçük Arsaklılar'ın burayı yeniden imar ettikleri bilinmektedir. Tapınak ve yerleşim yerleri tamamen harap bir hale getirilmiş, kale burçları ve bazı duvar kalıntıları günümüze gelebilmiştir.


TOPRAKKALE CAMİİ:
 

Cami ile aynı adı taşıyan köyde, bulunmaktadır. Cami üzerinde yer alan kitabeden, 1684 yılında Mirza bin Abdi Paşa tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Cami, kare planlı, tek kubbeli bir plan arz etmektedir. 12,50x12,50m ölçülerindeki cami, 8.20m çapındaki tromp geçişli bir kubbe ile örtülmüştür. 14 ahşap direk üzerine oturtulan son cemaat yerinin bir kısmı sonradan yapılmıştır.Beden duvarlarında 6, kubbe kasnağında ise birer atlamalı olarak 4 adet pencereye yer verilmiştir. Beden duvarlarının köşeleri, taç kapı ve pencere etrafları kesme taştan, diğer kısımlar ise moloz taşlarla yapılmıştır. 


YÖRESEL ETKİNLİKLER :

Aşıklar Bayramı 1 -3 Ocak / AĞRI 
Halk Oyunları Gösterileri 15 Ocak / AĞRI 
Hamur İlçesinin Kurtuluşu 14 Nisan / AĞRI 
Tutak İlçesinin Kurtuluşu 14 Nisan / AĞRI 
Patnos İlçesinin Kurtuluşu 14 Nisan / AĞRI 
Diyadin İlçesinin Kurtuluşu 14 Nisan / AĞRI 
Taşlıçay İlçesinin Kurtuluşu 14 Nisan / AĞRI 
Doğubayazıt İlçesinin Kurtuluşu 14 Nisan / AĞRI 
Ağrı İlinin Kurtuluşu 15 Nisan / AĞRI 
Eleşkirt İlçesinin Kurtuluşu 16 Nisan / AĞRI

 
Bugun 5822 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol