SİVAS TARİHİ
Sivas uzun geçmisi bulunan ve konumu nedeniyle önemini sürekli koruyan bir sehirdir. Sivas'in bugünkü sinirlari içerisinde yer alan Hafik Gölü, Pilir Höyügü, Zara Tödürge Gölü kiyisindaki Tepecik Höyügü ile Kangal ilçesi Çukur Tarla ve Kavak nahiyesi Höyük degirmeninde Prehistorik buluntular elde edilmistir. Yildizeli Argaz Höyük ve çevresinde Kalkolitik çag (maden tas devri M.Ö. 5000-3500) ile Tunç Devri (M.Ö. 3000-1500) buluntulari elde edilmistir.
M.Ö. 2000 yili baslarinda Anadoluda ilk siyasal birligi kuran Hitit Imparatorlugu’nun egemenlik siniri içine alindi. Merkez Tatlicak Köyü ile Uzuntepe Köyündeki Höyükler, Divrigi Maltepe Köyünde bulunan höyük ve Gürün Sugul vadisindeki Hititçe yazilar baslica Hitit yerlesim alanlaridir. Altinyayala ilçesine bagli Basören-Kusakli yöresinde ortaya çikarilan Serissa Kenti önemli bir Hitit sehridir. Sivas Merkez Karalar köyü sinirlari içerisinde yer alan Kepez tepesi (1960 m) üzerinde yer alan ve Sebestia’yi gören kale kalintilari da Hititlere aittir.
Balkanlar üzerinden Anadolu'ya gelen Frig’lerin Hititleri ortadan kaldirmalari sonucu Sivas'ta Frig egemenligine girmistir. Frig yerlesimi Hitit yerlesim alanlarinin üst katlarinda görülmektedir. Lidya’lilar zamanindaki meshur Kral Yolu da Sivas'tan geçmektedir.Asurlulardan sonra huriler, Sakalar ve Medler’i yönetimleri altina alan Persler’in (I.Ö.VI. yy.) eline geçti. Pers Devletini yikan Büyük Iskender, burasini kendi imparatorluguna katti.(I.Ö. IV. yy.), Iskender’in ölümüyle baslayan Helenistik dönemde önce merkezi kayseri olan Kappadokia, sonra da Pontos Kralligina geçti. Pontos kraliçesi Pythodoris’in “Sebasteia” adini verdigi kent, Roma (I.Ö. I. yy.), Imparatorlugunun ikiye bölünmesi üzerine (I.S.395) de dogu Roma olarak ayrilan Bizans Imparatorlugunun yönetimine girdi. ilin isminin Hitit Kavmi olan sibasip adindan geldigi gibi, Roma Imparatoru Aguste tarafindan sehre yunancada sehir manasina gelen "Sebasteia" adinin verildigi ve yine Selçuklular zamaninda üç degirmen anlamina gelen "Sebast" kelimesinden geldigi de rivayet edilmektedir.
Bizanslilarin “Sebastos” adiyla andiklari sehir, VII. yy ilk yarisinda Sasanilerin eline geçmis daha sonra ikinci yarisinda (I.S. 692) da Islam ordularinin akinina maruz kalmistir.. 1059'da Anadolu'ya giren Türkmen güçleri ve 1064'te Alparslan'in önünden kaçan Selçuklu sehzadesi Elbasan Sivas yöresinde kisa süre hakimiyet saglamissa da, bölgenin Türk egemenligine girmesi ancak 1071 Malazgirt Zaferinden sonra gerçeklesti Sonra Emir Danisment Gazinin Bizanslilardan aldigi Sivas’i, Danismentliler beyliginin topraklarina katti. Danismend lakabiyla söhret kazanan, Gümüstekin Ahmet Gazi 1080 yilinda Sivas’a geldiginde sehrin sosyal ve ekonomik açidan harap bir halde oldugunu görmüstür. Zira R. Diogenes’in Ermeni prenslerinin hakimiyetinde olan sehri isgal ettigi ve yagmalatip halki kiliçtan geçirdigi bilinmektedir.
Bizanslilarinda karistigi taht ve egemenlik kavgalari sirasinda Anadolu Selçuklulari ile Danismend’liler arasinda sürekli el degistiren Sivas, 1172 yilinda Selçuklu Sultani II. Kiliç Arslan Emir Zulnun üzerine yürüyüp bassehri olan Sivas'i almis, daha sonra sultan, Sivas ve Tokat havalisini Zulnun'a geri vermistir. Fakat 1174'de Nureddin'in vefati üzerine, yardimdan mahrum kalan Zulnun II. Kiliçarslan'a karsi mukavemet edememis ve Sivas Selçuklu Sultani'nin eline geçmistir. 1175'de Sivas böylece kesin olarak Selçuklu devleti hakimiyetine girmistir. II. Kiliçarslan, topraklarini iki oglu arasinda paylastirdigi sirada (1158) Sivas ve Aksaray'i büyük oglu Kubdeddin Meliksah'a vermistir. Tokat emiri olan kardesi Rükneddin Süleyman, daha sonra Meliksah'tan Sivas ve Konya'yi alarak Selçuklu Devleti'nin bütünlügünü yeniden sagladi ve Sivas, devletin en mühim sehirlerinden biri halini aldi.
Daha sonra I. Izzeddin Keykavus tahta çikinca amcasi olan Erzurum hâkimi Mugiseddin Tugrul Sah bunu tanimayarak Izzeddin Keykavus'u Sivas'ta kusatmis, ancak Harran ve Ruha Meliki Asraf bin Adil'in yardim göndermesi üzerine Tugrul Sah çekilmek zorunda kalmistir. Izzeddin Keykavus Sivas'i merkez yapmis ve bu sehirde, daha önce uzun süre kalmistir. Izzeddin Keykavus Anadolu'nun ilk Tip Fakülteleri'nden olan Sifaiye Medresesi'ni 1217 yilinda Sivas’ta açmistir. Darüssifa adi da verilen bu medresede; ruh, cilt ve göz hastaliklari bölümleri vardi.
Izzeddin Keykavus 1220 yilinda Sivas'ta ölmüs ve vasiyeti üzerine Sifaiye Medresesi içindeki türbeye gömülmüstür. I. Izzeddin Keykavus'tan sonra tahta geçen Alaaddin Keykubat'ta Sivas'in imarina devam etmis bu arada Mogol istilasini dikkatle izleyen sultan sehrin kale ve surlarini tamir ederek yikilan yerlerini yeniden yaptirmistir . Bu hükümdar zamaninda Sivas'in Nüfusunun 120.000'e vardigi söylenir. Bu dönem Anadolu Selçuklularinin en parlak dönemi olmustur.
Fakat, çok geçmeden Mogollar'in Anadolu'ya akinlari ile durum degisti. 1231-1232 yillarinda Çermagon Noyin Kumandasinda Sivas'a kadar uzanan Mogollar sehrin kale disi mahallelerini yakip yiktilar ve birçok genimet alip götürdüler. bunlari Erzurum'a kadar takip eden Emir Kemalettin Mogollar'a yetisemedi. Sivas'in kesin olarak Mogollar tarafindan alinmasi 1243 yilinda oldu.
Kösedagi Savasi :
Mogollar Baycu Noyin kumandasinda Sivas'in 80 km. kadar kuzeydogusunda bulunan Zara-Susehri arasindaki Kösedagi'nda II. Keyhusrev'in ordusunu dagittiktan(26 Haziran 1243) sonra sehrin üzerine yürüdüler. Sivas Kadisi Kirsehirli Necmettin, baslangiçta Baycu Noyin'e basvurarak sehri yakilip yikilmaktan kurtardi, halkin kiliçtan geçirilmemesini sagladi, ancak; Sivas Mogol askerleri tarafindan 3 gün yagma edildi. Baycu Noyin'in emri üzerine sehrin bütün kapilari kapatilarak yalniz Erzincan kapisi açik birakildi. Kösedag Savasi ile Anadolu Mogol hakimiyetine girmis oldu.
Ilhanli nüfuzu altinda Selçuklu hakimiyetinin devam ettigi XIII. yüzyilin 2. yarisinda Sivas siyasi kararsizliktan çok sikinti çekti. Bununla beraber, bugüne kadar gelen en degerli abidelerin bu sirada yapilmis olmasi ayrica dikkati çekmektedir.
1298'de Ilhanlilar'a karsi isyan eden Sülemis önceleri muvaffak oldu, hatta Sivas'i bir ay süre ile muhasara ederek zaptetti ise de, sonunda maglup oldu. XIV. yüzyilin basindan itibaren Anadolu, Ilhanlilarin gönderdikleri Valiler tarafindan idare edilmeye baslandi (1303-1304). Bu valiler Selçuklu bassehri Konya'yi degil de daha merkezi durumda, temas imkani daha kolay olan Sivas'i merkez seçerek, müstakilmis gibi yasadilar. Bu siralarda Sivas'in çok önem kazandigi anlasilmaktadir. Abu'l-Fida XIV. yüzyilin ilk yarisinda Sivas'i pek çok tüccari bulunan, meshur bir sehir olarak tasvir eder. Hamd Allah Al-Mustavfi Sivas'in zahire, meyve ve pamugunun bol oldugunu söyler (Sivas'ta pamuk yetistigi ifadesi hatali olup Cihannümaya kadar, daha baska bir takim kaynaklarca da tekrarlanmistir.).
Heyd, (Histoire Du Commerce Du Levant 1923) XIII. yüzyilda Konya, Suriye ve Irak tacirlerinin burada toplandiklarini, XIV. yüzyilda Sivas'in Avrupa ile baglanti halinde oldugunu ve burada bir Ceneviz Konsolosu bulundugunu kaydeder
XIV. yüzyilin ilk yarisinda Sivas'i ziyaret etmis bulunan Ibni Batuta, Seyahatnamesi'nde Sivas'i "Irak Melikinin Anadolu'daki sehirleri içinde en büyük olani" diye anlatir. Sehrin insa tarzinin güzel, sokaklarinin genis, çarsilarinin kalabalik oldugunu söyler. Bu sirada Sivas, Ilhanli hükümdari Abu Said Bahadir Han'in Naibi olarak Anadolu'nun büyük bir kismini idare eden Emir Alaaddin Eratna hakimiyetinde bulunuyordu. Eratna daha sonra Memlük hükümdarinin himayesine geçmis ve Sivas ile Erzincan arasinda Karanbük'te Timurtas'in oglu küçük Seyh Hasan'i bozguna ugratarak (1343) Sivas'ta istiklâlini ilân etmis, devletine merkez olarak da Sivas'i seçmistir. Eratna memleketini güzel idare ederek Ilhanli tahakkümünden bikan halki memnun etmis, sukûneti saglamis, adaletinden dolayi halk kendisine Köse Peygamber ismini vermistir. Sivas, Kayseri, Nigde, Aksaray, Ankara, Develi, Karahisar, Amasya, Tokat, Merzifon, Samsun, Erzincan, Sarkkikarahisar ve Çorum'dan ibaret bir devlet kuran Eratna Bey, âlim bir hükümdan olup, Arapça konusurdu.
1352 yilinda vefat eden Eratna'nin yerine iki oglundan biri olan Mehmet Bey geçti. Diger oglu Cafer Bey Misir'a kaçti, bir ara Mehmet Bey'e karsi veziri hoca Ali Sah isyan ettiyse de Memlûklû'larin yardimi ile bertaraf edildi, 1365'de Mehmet Bey katledilerek yerine oglu Ali Bey getirildi. Ali Bey eglenceye düskün bir hükümdardir. Onun devrinde merkezin hakimiyeti gittikçe zayifladi. Valiler kendi baslarina hareket ettiler. Bunu firsat bilen Karamanoglu Kayseri'yi zaptederek Ali Bey'i Sivas'a kaçirtti. Kayseri Kadisi olan Kadi Burhaneddin, Ali Bey ile beraber Sivas'a kaçti ve ona vezir oldu. 1380'de ölen Ali Bey'in yerine oglu II. Mehmet Bey getirildi. Pek küçük olan Mehmet Bey'i Kadi Burhaneddin tahttan indirdi ve hükümdârligini ilân etti. Eratna ailesi yarim yüzyil hüküm sürmüs, pek çok sikke (para) bastirmis, Sivas, Kayseri ve Tokat'ta bazi eserler yaptirmistir.
Kadiliktan hükümdarliga çikan bu cesur ve âlim adamin babasi Oguzlarin Salur kolundandir. Ana tarafindan ise Selçuklu devleti Maliye Naziri Bedrüddin Mahmud'un kiz torununun ogludur. Kadi Burhaneddin Sam ve Misir âlimlerinden orta tahsil görmüs, memleketine dönünce de bir süre ders okutmustur. Eratna oglu Ali Bey'e vezirlik, Ali Bey'in küçük ogluna naiblik etmis ve onu tahttan indirerek hükümeti eline almistir (1380). Kadi Burhaneddin sonralari kendisine aleyhtar olan Eratna sülalesi ve Amasya Bey'i Ahmet, Tokat Bey'i Seyh Necip, Karaman oglu ve Erzincan hakimi ile mütemadiyen ugrasmis, Memlûk ve Osmanlilarla da çarpismaktan geri kalmamistir. 1389'da Sivas'i 40 gün muhasara eden Memlûklular'i çekilmeye mecbur ettigi gibi Çorum taraflarinda Yildirim Beyazit'in ordusunu da maglup etmistir. Kadi Burhaneddin eski müttefiki Akkoyunlu Beyi Kara Yülük Osman üzerine açtigi bir savasta rakibini küçümsemis ve bu küçümseme hayatina mal olmustur (1398).
Timur tehlikesine karsi Memluklular'in ve Osmanlilarin dikkatini çeken Kadi Burhaneddin'in âni ölümü üzerine yerine Küçük oglu Alâaddin geçirildi ise de, Timur tehlikesine karsi sehir Osmanlilar'a teslim edildi.
Kadi Burhaneddin gençliginde askeri terbiye görmüs, spor yapmis, âlim kiyafeti yerine asker elbisesi ile gezmeyi tercih etmis, kis geceleri ilmi tetkiklerdebulunarak kitaplar ve siirler yazmistir. Türkçe, Arapça, Farsça siirleri vardir. Türkçe olan bir divani (British Museum) da olup fotograflarla alinmis bir nüshasi Necip ASIM Bey'in tesebbüsü ile Ankara Milli Egitim Bakanligi Kütüphanesi'ne konulmustur. Bu divanin bazi parçalari 1922 yilinda Istanbul'da da basilmistir. Timur istilasini göz önünde tutan Kadi Burhaneddin, sehir surlarinin yanina derin hendekler açtirmis ve kaleleri tamir ettirmistir.
TIMUR'UN SIVAS'I ISTILASI
Büyük bir ordu ile Anadolu'ya giren Timur, Yildirim Beyazit ile karsilasmadan önce Erzincan üzerinden, 180.000 kisi ile sehri ansizin kusatti. Kalede 4000 kisi vardi. Yildirim Beyazit'in oglu Sehzade Emir Süleyman kuvvet getirmek amaciyla sehirden çikti. Kusatilan sehre disaridan top ve mancilik yagdirildi, surlara lagim atilarak büyük gedikler açildi. Sehir ancak 18 gün dayanabildi, kan dökülmemek sarti ile teslim olan müdafiler diri diri topraga gömüldüler, sehir üç gün yagma edildi.
1402 yilinda Timur'un Yildirim Beyazit ile olan muharebesinde Yildirim'in maglup edilmesi üzerine de Sivas Timur idaresine geçmis oldu. Bu devirde Sivas çok harap edildi, bir kötülügü ifade etmek için su sözü deyim olarak Sivaslilar yillarca söyledi. "Sana öyle bir kötülük edeyim ki Timur Sivas'a etmemis ola".
Timur'un tarihçisi Serafettin Yazdî, Sivas surlarinin çok saglam oldugunu, kuzey, güney, dogu ve batinin hendeklerle kusatilmis oldugunu, 7 kapisinin bulundugunu kaydeder. Evliya Çelebi'nin tasviri de bu hükmü desteklemektedir. A. Gabriel'de Timur'un Sivas surlarini tamamen yikmadigini, kale bedenleri ile kapilari tahrip ettigini yazar.
Timur'un Anadolu'yu istilâsindan sonra Kadi Burhaneddin'in damadi olmasi muhtemel Mezit Bey Sivas'i elinde bulunduruyordu.
Tarihte Fetret Devri diye anilan bu devirde Osmanli birligini saglayan Çelebi Mehmet Amasya'da oturmaktaydi. Sivas, Tokat, Samsun, Çorum sancaklari da Amasya'ya baglidir. (1413)
Mezit Bey topraklarini genisletmek için harekete geçince Amasya'da bulunan Çelebi Mehmet, Beyazit Pasa'yi onun üzerine göndermis ve Mezit Bey Sivas'ta yaptigi siddetli bir savunma savasindan sonra teslim alinarak Amasya'ya getirilmis ve hayati bagislandiktan sonra uzun yillar devlet hizmetinde bulunmustur.
Hüseyin Hüsamettin, Amasya tarihinde, Mezit Bey'in Sivas hakimiyetinin 1408 yilina kadar sürdügünü kaydetmektedir. Sivas'in harap olan kalesi Çelebi Sultan Mehmet tarafindan 1418 yilinda Ak Bey eli ile tamir ve ihya edilmistir.
1509 yilinda Sivas, Amasya, Tokat, Çorum yöresi siddetli bir zelzele geçirmis, halk 45 gün disarida kalmistir.
Yavuz Sultan Selim, Sah Ismail üzerine giderken ordunun bir kismini Sivas ile Kayseri arasinda birakarak Susehri üzerinden Safevi topraklarina girmistir.
1527 yilinda Baba Zülnun ile Sülün oglu taraftarlari ayaklanarak Karaman ve Sivas Beylerbeyligi ordularini bozguna ugratmislardir. Uzun ugrasmalardan sonra Diyarbakir ve Adana Beylerbeyi taraftarlari ile birlikte bu isyan bastirilmistir.
Daha sonra II. Beyazit devrinin sonunda, sehzadeler isyani sirasinda vaziyetin kararsizligindan istifade ederek Anadolu'da genis sahalara yayilan Sahkulu hareketini bastirmak üzere memur edilen Vezir-i âzam Hadim Ali Pasa Sivas havalisinde Gökçay mevkiinde çarpisma sirasinda ölmüstür. Sakîler de dogu hudutlarina çekilerek Sah Ismail ile birlesmislerdir.
Osmanli hakimiyeti altinda Sivas büyük bir eyalet merkezi olmustur. XVI. yüzyilda Eyalet-i Rûm (Anadolu Eyaleti) denilen Sivas eyaleti, Pasa Sancagi olan Sivas'tan baska Amasya, Çorum, Yozgat, Divrigi, Samsun ve Arapkir Livalarini ihtiva etmek üzere Orta Firat havalisinden, Orta Karadeniz bölümüne kadar uzaniyordu.
XVII. yüzyilda basa geçen padisahlarin çogunun dirayetsiz olmasi nedeni ile Anadolu'da isyanlar birbirini takip etmistir. Sivas ve yöresi isyanlarin merkezi durumuna gelmistir. Kapikulu ve Timarli askerlerin bozulmasi, rüsvet, iltimas ve haksizliklar ile uzun süren harpler sonucu bu isyanlar çikmistir. Yukaridaki sebeplerin yogunlastigi bir sirada Yozgatli Celal adli bir eskiya, etrafina topladigi binlerce adami ile ilk isyani çikarmis, bundan sonraki isyanlarin hepsine Celâli Isyanlari denilmistir. En önemlileri Karayazici Delihasan, Canbolatoglu, Kalenderoglu, Abaza Mehmet Pasa ve Vardar Ali Pasa isyanlaridir.
Iran savaslari sirasinda, 1635 yilinda, Padisah IV. Murat bir ara Sivas'a gelmistir.
XVIII. yüzyilin ikinci yarisinda Sivas, zaman zaman Çapanogullari'nin tesiri altinda kalmis, Valiler ve Derebeylerinin devlete karsi baskaldirma hareketlerinden çok zarar görmüstür. Bu zamanda Sivas'in ekonomik önemi ile beraber nüfusu da azalmistir.
XIX. yüzyilda Tanzimat ve Mesrutiyet devirlerini önceki dönemlere nispetle daha sakin geçirmis ve oldukça verimli çalismalar yapilmistir. Halil Rifat Pasa'nin yol davasindaki büyük çalismalari "Gidemedigin Yer Senin Degildir" sözü ile deger bulmustur.
Resit Akif Pasa devlet idaresine sagladigi hürmet ve güvenle, Muammer Bey'in okul yaptirma açtirma yolundaki çabalari sükranla anilmaktadir
500 yillik bir süreden sonra, Timur'un yiktigi ve harap ettigi Sivas'a belirli bazi eserler yapilmis ve Sivas bu sekilde Cumhuriyet Hükümetine teslim edilmistir.
Sivas Osmanli Imparatorlugunda eyalet merkezi haline getirilerek Amasya, Çorum, Tokat kismi olarak Malatya ve Kayseri illeri Sivas'a bagli birer sancak olmustur. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde belirtildigi gibi Sivas zamaninin en önemli eyaletlerinden biridir (40 ilkokul, 1000 dükkan, 18 han, 40 kadar çesmesi oldugundan bahsedilir.
Sivas'a birçok vali atanmis, bunlar içinde belki de ismi hiç unutulmayacak olan Halil Rifat Pasanin yaptirdigi birçok yollar, köprüler, hanlar ve konaklar halen halkimizin hizmetindedir. Tarihin kaydedildigi zamandan beri önemli bir yerlesim merkezi olan Sivas, asirlar boyunca önemini korumus ve özellikle Milli Mücadele yillarinda milli mücadeleye baslangiç olmasi ona tarihin en kiymetli degerini vermistir.
. MILLÎ MÜCADELEDE SIVAS
Sivas Kongresi Niçin Toplandi?
Kasim 1914'de girdigimiz Birinci Dünya Savasi'ndan yenik çiktik. Savas sona erdiginde milyonlarca kilometrekare topragi ve yüzbinlerce insanimizi kaybetmis olarak Anadolu topraklarina çekildik. Türkleri, Anadolu'dan da atma projesi devreye sokuldu. Mondros Ateskesinin uygulamaya konulmasi sonucu Musul, Istanbul, Bogazlar, Dogu Trakya, Iskenderun, Maras, Urfa, Antep, Batum, Adana, Antalya, Kusadasi ..vd. Anlasma( Itilaf) devletleri'nin isgaline ugradi. Anadolu içlerine ve kiyilarina askerî birlikler çikardilar.
Ermeni ve Rum azinlik, isgal ordularini çosku ile karsiladiklari gibi ülkenin çesitli yörelerinde taskinliklarini, katliamlarini sürdürdü. Paris Baris Konferansi karari geregince Yunanlilarin Izmir'i isgali, bardagi tasiran son damla oldu.
Henüz Balkan ve Birinci Dünya Savasi yaralarini sarmadan Anadolu topraklarinin da isgale ugramasi, Türk halkini karamsarliga düsürdü. Isgaller ve azinliklarin tutumu karsisinda, ülke yöneticileri siyaset yoluyla sorunu asacaklarini düsünürken, aydinlar arasinda Amerikan, Ingiliz, Fransiz ‘manda' egilimleri bas gösterdi.
Manda düsüncesini savunanlara göre: “ Alman destegi altinda Anlasma devletlerine yenilen Osmanli Devleti, bu güçlü devletlere karsi tek basina bir mücadele yürütemezdi ”. Mevcut durum karsisinda ulusa olan güven duygusunu yitirenler: “ isgallere karsi direnis, yeni isgallere yol açar ” diye düsünüyorlardi. Ulusal tepki ve direnisler Istanbul basininda elestirilmekte, Istanbul Hükümeti tarafindan ise siddetle uyarilmaktaydi.
Atatürk, bu durum karsisinda Türk ulusuna duydugu güvenle: “ Memleketi bu müthis badireden kurtarmak için yalniz bir kuvvetin temini lazimdir: milletin birligi ” diyerek, bagimsizlik yolunda ilk yöntemi açikliyordu. Birligi saglamanin yolu ise ulusal bir kongreden geçiyordu. Ulusun temsilcileri bir araya gelecek ve ülkenin içinde bulundugu duruma bir çözüm getirecekti. Bu çözümün kararlari Sivas Kongresi'nde (4-11 Eylül 1919) alinacaktir.
Sivas Kongresi Nerede Kararlastirildi?
9. Ordu Müfettisi olarak, asayisi düzeltmek göreviyle Samsun'a çikan Mustafa Kemal Pasa Ali Fuat (Cebesoy), Rauf (Orbay) ve Refet (Bele) ile Amasya'da bulustu. Amasya Genelgesi için Kazim Karabekir Pasa ve diger ilgililerin onayi alindi. 21 / 22 Haziran 1919'da yayimlanan genelge, illerin askerî ve mülkî yöneticilerine telgrafla, Istanbul'daki bazi devlet adamlari ve komutanlara ise özel mektup ekinde ulastirildi.
Amasya Genelgesi “ Vatanin Bütünlügü Milletin Bagimsizligi Tehlikededir ” uyarisi ile basliyor ve “ Milletin Bagimsizligini Yine Milletin Azim ve Karari Kurtaracaktir ” çözüm önerisi ile sürüyordu.
Sivas Kongresi karari, genelgede söyle belirtiliyordu: “ Milletin istiklâlini kurtarmak için, her türlü tesir ve baskidan uzak bir millî heyetin kurulmasi gerekmektedir. Bunun için yazismalar sonunda, Anadolu'nun en güvenilir yeri Sivas'ta Millî Kongre'nin toplanmasi kararlastirilmistir. Firka (parti)anlasmazliklari gözetilmeden her sancaktan, halkin güvenini kazanmis üç murahhasin (delegenin ), mümkün olan çabuklukla yola çikarilmasi gerekir. Her ihtimale karsi bunun bir ‘millî sir' olarak tutulmasi ve gereken yerlerde yolculugun degisik adla ve kilikla yapilmasi lâzimdir.
Müdafaai Hukuki Millîye Cemiyetleri ve Belediye Baskanliklarinca murahhaslarin seçilmesi ve yola çikarilmasi hakkinda, vatanseverlikle yardimci olmanizi; ve onlarin adlariyla yolculuk tarihlerinin telgrafla bildirilmesini istirham eylerim .”
Mustafa Kemal Pasa Sivas'ta ( 27 Haziran 1919)
Erzurum Kongresi'ne katilmak üzere Erzurum'a gitmekte olan Mustafa Kemal Pasa, 27 Haziran 1919 günü Sivas'a geldi. Israrla Istanbul'a çagirildigi, emirlerinin dinlenilmemesi için genelgeler yayimlandigi, tutuklama söylentilerinin dolastigi bir sirada geldigi Sivas'ta halk ve askerler tarafindan çoskuyla karsilandi. O ani kendisi Nutuk'ta söyle anlatir:
“ Sivas sehrine girerken, caddenin iki tarafi büyük bir kalabalikla dolmus, askeri birlikler tören düzenini almis bulunuyordu. Otomobillerden indik. Yürüyerek askeri ve halki selamladim... Bu manzara, Sivas'in saygideger halkinin ve Sivas'ta bulunan kahraman subay ve askerlerimizin bana ne kadar bagli ve sevgi ile dolu oldugunu gösteren canli bir tanik idi.. ”
27 Haziran günü Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yöneticilerine su direktifleri verdi: “ Halkin çogunlugunu, özellikle okumus ve genç unsurlari amaç etrafinda toplayiniz. fiili direnise hazirlanin. Olumsuz propaganda ve akimlara karsi önlemler alin. Kolordu Komutani ve Kurmay Baskani ile çok siki ve sürekli iliski içinde bulununuz, onlarin sifresi ile önemli konular ve durumlar hakkinda bilgi alis verisi yapin. Vali ile de iyi iliskileri gelistirerek iki merkezin vilayete yapacagi duyurulardan bilgi sahibi olunuz. Sivas merkezinden Erzurum Kongresi için iki delege seçerek derhal yola çikariniz ”
Bu direktifler, Sivasli vatanseverler üzerinde kivilcim etkisi yapti. Ulusal mücadele yolundaki çabalarini artirdilar. M. Kemal, 28 Haziran sabahi, Ramazan Bayraminin birinci günü, erkenden Erzurum'a dogru yola çikti.
Sivaslilar Mustafa Kemal Pasayi Karsiliyor ( 2 Eylül 1919)
Ermeni tehdidine karsi Dogu illerinin birligini saglamak amaciyla toplanan Erzurum Kongresi amacina ulasmis, Kongreye baskanlik eden ve yönlendiren Mustafa Kemal Pasa, beraberindeki arkadaslari ve üç Temsil Kurulu üyesiyle birlikte Sivas yolundadir.
2 Eylül günü Sivas, tarihinin en mutlu günlerinden birine uyanir. Sivas halki, Erzincan yönüne dogru, erken saatlerde akin etmeye baslar. Atli – yaya yola çikanlar Kilavuz tepesinde toplanir. Mustafa Kemal Pasa ve arkadaslarini getiren otomobillerin Seyfebeli'nden görülmesi ile Sivaslilari büyük bir sevinç dalgasi kaplar. Halkin büyük sevgi gösterisinden sonra günes batarken hep birlikte sehre girilir. Karsilamaya çikamayanlar caddenin iki yanini doldurmus, alkis tufani arasinda Mustafa Kemal Pasayi selamlar.
Sivaslilar, misafirleri için Mekteb-i Sultanî'yi (Kongre Binasi-Lise) hazirlamislardi. Aksam onurlarina yemek verilir. Dinlenmeye çekilirler.
Sivas Kongresi'nde Sivas Delegesi Var miydi?
Sivas Vilayeti, ‘Alti Dogu Ili”nden biri olmasi nedeniyle Erzurum Kongresi'nde temsil edildi. Erzurum Kongresi'ne katilan 13 delegeden ikisi Sivas Merkez Sancagi'ni temsilen Erzuruma gitti. Erzurum Kongresi sonunda dokuz kisilik Temsil Kurulu belirlendi. Sivas (merkez) delegeleri, Mustafa Kemal Pasanin bütün israrlarina ragmen Temsil Kurulu'nda görev almadi. Bunun üzerine, Sivas Vilayeti adina Temsil Kurulu'na Bekir Sami (Kunduk) ve Rauf (Orbay) Beyler seçildi.
Erzurum Kongresi'ne katilan yaklasik 56 delege, Sivas Kongresi'ne katilmak için memleketlerinden yetki almamislardi. Ayrica bu delegeleri Sivas Kongresi'ne getirmek pratik olarak da mümkün degildi. Bu durum karsisinda, Temsil Kurulu üyelerinin, Dogu illerini ve Trabzon vilayetini temsilen Sivas Kongresi'ne katilmasi kararlastirildi. Bu nedenle, Sivas Kongresi'nde - Temsil Kurulu üyeleri disinda - Dogu illerinden ve Trabzon'dan delege yer almamistir.
Böylece, Bekir Sami (Kunduk) ve Rauf (Orbay) Bey, Sivas Vilayeti kontenjanindan seçildikleri Temsil Kurulu Üyeligi ile hem dogu illerinin, hem de dolayisiyla Sivas'in temsilcisi olarak Sivas Kongresi'nde yer almislardir.
Sivas Kongresi Delegeleri
Delegenin Adi : Temsil Ettigi Yer: Meslegi:
Mustafa Kemal (Atatürk)
|
Temsil Kurulu Baskani (Erzurum)
|
Ordu Müf. Istifa
|
Hüseyin Rauf (Orbay)
|
Temsil Kurulu Üyesi (Sivas)
|
Em. Deniz subayi
|
Bekir Sami (Kunduk)
|
Temsil Kurulu Üyesi (Sivas)
|
Mülkiyeli - Vali
|
Fevzi (Baysoy)
|
Temsil Kurulu Üyesi (Erzincan)
|
Din adami -Seyh
|
Raif (Dinç)
|
Temsil Kurulu Üyesi (Erzurum)
|
Hukukçu- Yargiç
|
Refet (Bele)
|
Canik (Samsun)(TKÜ)
|
Asker (Albay)
|
Kara Vasif
|
Antep
|
Emekli Albay
|
Ismail Hami (Danisment)
|
Istanbul
|
Mülkiyeli- Tarihçi
|
Ismail Fazil (Cebesoy)
|
Istanbul
|
Emekli General
|
Hikmet (Boran)
|
Ask. Tib. Ögr. Tem.(Ist.)
|
Tibbiye Ögrencisi
|
Ahmet Nuri
|
Bursa
|
Ilmiye sinifi Hocasi
|
Osman Nuri (Özpay)
|
Bursa
|
Hukukçu- Avukat
|
Hüseyin (Bayraktar)
|
Eskisehir
|
Tüccar
|
Hüsrev Sami (Kizildogan)
|
Eskisehir
|
Subay
|
Halil Ibrahim (Sipahi)
|
Eskisehir
|
Tüccar- Bld. Bsk.
|
Mehmet Sükrü (Koçzade)
|
A. Karahisar
|
Hukukçu
|
Salih Sitki (Kesrioglu)
|
A. Karahisar
|
Mülkiyeli
|
Bekir (Gümisioglu))
|
A. Karahisar
|
Ögretmen
|
Abdurrahman Dursun (Yalvaç)
|
Çorum
|
Ögretmen
|
Mehmet Tevfik (Ergun)
|
Çorum
|
Ögretmen
|
Ibrahim Süreyya (Yigit)
|
Alasehir (Saruhan)
|
Mutasarrif
|
Macit (Suner)
|
Alasehir (Manisa)
|
Hakim (Yargiç)
|
Mehmet Sükrü (Dalamanli)
|
Denizli
|
Hukukçu
|
Yusuf (Basagazade)
|
Denizli
|
Hukukçu - Ziraatçi
|
Necip Ali (Küçüka)
|
Denizli
|
Hukukçu -Yargiç
|
Hakki Behiç (Bayiç)
|
Denizli
|
Mülkiyeli
|
Sami Zeki
|
Kastamonu
|
Emekli Subay
|
Nuri (Tatlizade)
|
Kastamonu
|
Tüccar
|
Halit Hami (Mengi)
|
Bor (Nigde)
|
Tüccar- Beld. Bsk.
|
Mustafa (Soylu)
|
Nigde
|
Ögretmen
|
Yusuf Bahri (Tatlioglu)
|
Yozgat
|
Çiftçi
|
Osman Remzi (Ögüt)
|
Nevsehir
|
Memur
|
Mazhar Müfit (Kansu)
|
Denizli (Hakkari)
|
Valilikten istifa
|
Hasan
|
?
|
?
|
Süleyman (Bosanli – Bosnak)
|
Samsun(Canik)
|
Çiftçi - Denizci
|
Asagidaki isimler ise Sivas Kongresi'ne delege olarak seçilmisler, ancak kongre çalismalari sona erdikten sonraki günlerde Sivas'a gelebilmislerdir.
Nuh Naci (Yazgan)
|
Kayseri
|
Tüccar
|
Ahmet Hilmi (Kalaç)
|
Kayseri
|
Kaymakam
|
Ömer Mümtaz (Imamzade)
|
Kayseri
|
Tüccar
|
Ihsan Hamit (Tigrel)
|
Diyarbakir
|
Egitimci
|
Bursa delegeleri gösterilen askerlikten istifa etmis Necati (Kurtulus) ve hukukçu Asaf (Doras)'a kongre tutanaklarinda rastlanmadigi halde, bazi eserlerde isimleri geçmektedir.
Sivaslilar Kongre için neler yapti?
Sivasli Rasim (Basara) Bey, Müftü Abdürrauf Efendi, Emir (Marsan) Pasa ile 3.Kolordu Komutani Selahattin(Çolak) ve M.Kemal Pasanin özel temsilcisi Ask.Dr. Ibrahim (Tali) Bey, ‘lise' binasinin Kongre için düzenlenmesiyle ve diger hazirliklarla ilgilendiler. Hayri (Sigirci)Bey ve Sekercizade Ismail Efendi, evlerinden getirdikleri esyalar ile Mustafa Kemal Pasa'nin kalacagi odayi ve Kongre salonunu dösediler.
Mustafa Kemal Pasa, Erzurum'dan gönderdigi haberle gelen delegelerin otellerde kalmasini yasaklayinca, Sekercizade Ismail Efendi çok sayida delegeyi evinde uzun süre misafir etti.
Rasim Bey ve Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin diger yöneticileri, Hürriyet ve Itilaf Partisi Sivas örgütünün olumsuz propagandalarini bosa çikararak, halki millî mücadeleye isindirdilar.
Sivas Kongresi delegelerinin yemekleri ilk günlerde Sivas Belediyesi tarafindan karsilandi. Belediye Baskani Abdulhak Bey sadece yemekle degil, bütün sorunlarla yakindan ilgilendi. Daha sonra masraflari kismak amaciyla, yemekler Kongre binasinin alt katindaki mutfakta çikarildi.Yemek giderleri belli ölçüde Sivas'in varlikli aileleri tarafindan karsilandi.
Sehrin ileri gelenleri ve yöneticileri sik sik kongre binasina giderek, Mustafa Kemal Pasa ve beraberindekileri ziyaret ettiler, gece sohbetlerine katildilar.
Böbreklerinden rahatsiz olan Mustafa Kemal Pasaya sik sik kepenek suyu getirilerek iyilesmesine yardimci olundu.
Fransizlarin Güneyden, Ingilizlerin Kuzeyden sehri isgal edecegi tehdit ve söylentilerine, Elazig Valisi Ali Galip'in Kongreyi basarak dagitma girisimlerine, Istanbul Hükümeti'nin baskilarina ragmen vatansever Sivas halki Sivas Kongresine, Mustafa Kemal Pasa ve arkadaslarina tam bir ev sahipligi yapmistir.
1 2 Eylül 1919 günü Kongre salonunda halka açik bir toplanti yapildi. Davetli Sivaslilar tam kadro bu toplantiya katildigi gibi, ayni gün Ulu Cami'de yapilan toplantiya Sivas halki büyük bir ilgi ile katilarak, heyecanli konusmalari can kulagi ile dinlemislerdir.
Mustafa Kemal Pasa, arkadaslari ve Temsil Kurulu üyeleri 108 gün kaldiklari Sivas'ta huzur içinde çalismalarini yürütmüslerdir.
Kongre sonrasi Sivasli vatansever kadinlarin yaptiklari çalismalar her türlü övgünün üstündedir.
Sivas Kongresi'nin Açilisi ve Baskanlik tartismasi
4 Eylül 1919 Persembe günü Sivas, tam bir bayram sevinci içindeydi. Sivas halki, saatler öncesinden Mekteb-i Sultanî'nin önünde toplanmis, binaya giden yollari doldurmustu.
Açilis saati olan 14.00'e bes kala Mustafa Kemal Pasa odasindan çikip toplanti salonuna girdi. Dogruca Baskanlik kürsüsüne çikti. Çünkü bu toplantinin düzenleyicisi ve davetçisiydi. Açis konusmasina su cümlelerle basladi:
“ Muhterem Efendiler;
Vatan ve milletin kurtulusunu amaçlayan zorlayici sebepler, sizleri bunca sikinti ve engeller karsisinda Sivas'ta topladi. Yigitçe azminizi kutlar, sizlere hos geldiniz demekle mutlu oldugumu arz ederim .... ”
Kongrenin açilisindan bir gün önce Bekir Sami (Kunduk) un evinde yapilan toplantida Mustafa Kemal Pasanin Kongre Baskanligina getirilmemesi kararlastirildi.
Açilis günü kongre salonuna girilirken Mustafa Kemal Pasanin “ Kimi Baskan yapalim? ” sorusuna Rauf Bey: “ Sen Baskan olmamalisin ” cevabini verdi.
Kongre açildiktan sonra söz alan Ismail Fazil Pasa, isin içine kisisellik karismamasi, esitlik ilkesine uyulmasinin disariya karsi olumlu etki yapacagi gerekçesiyle, baskanligin birer gün veya birer hafta devam etmek üzere sirayla yapilmasini ve üyelerin temsil ettikleri il veya sancagin adlarinin bas harfleri esas alinarak alfabe sirasina göre yapilmasini teklif etti.
Teklif Kongre tarafindan kabul edilmedi. Gizli oyla yapilan seçim sonucunda üç olumsuz oya ragmen, Mustafa Kemal Pasa Kongre Baskanligina getirildi.
Mustafa Kemal Pasanin Kongre Baskanligina itirazlarinin sebebi, kongreden önce hazirladiklari manda isteklerini içeren raporlarini kolaylikla kongreye kabul ettirmekti.
Erzurum Kongresi Kararlarinda Yapilan Degisiklikler
5 Eylül günü bayram kutlama mesajlari gönderildi. 6 Eylül Kurban Bayraminin ilk günü oldugu için kongre toplanmadi. Bayram günü Sivas Belediyesi'nden bir kurul, Kongre binasina gelerek kutlamada bulundugundan, 7 Eylül günkü toplantida ziyaretin iadesi için karar alindi.
7 Eylül günü kutlama telgraflari okundu, verilecek cevaplar belirlendi. Sonra gündemin önemli maddelerinden olan Erzurum Kongresi Tüzük ve Bildiri degisikligi ile ilgili görüsmelere geçildi. Mustafa Kemal Pasanin önceden hazirladigi degisiklik paketi Kongre Genel Kurulu tarafindan kabul edildi:
Cemiyetin (dernegin) adi “ Sarkî Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ” iken “ Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ” oldu.
“ Heyet-i Temsiliye (Temsil Kurulu) , bütün Dogu Anadolu'yu temsil eder ” yerine “ Heyet-i Temsiliye bütün vatani temsil eder ” denildi.
“ Her türlü isgal ve müdahaleyi Rumluk ve Ermenilik kurma gayesine bagli sayacagimizdan, topyekûn (hep birlikte) savunma ve direnme ilkesi kabul edilmistir” cümlesi “Her türlü isgal ve müdahalenin özellikle Rumluk ve Ermenilik kurma gayesine yönelmis faaliyetin reddi konularinda topyekûn savunma ve direnme ilkesi kabul edilmistir ” seklinde degistirilmistir.
Bu iki cümle arasinda anlam bakimindan büyük fark vardir. Birincisinde Anlasma devletlerine karsi düsmanca tavir alma ve direnmeden söz edilmiyor, ikincisinde bu konu açiklik kazaniyordu.
Tüzügün dördüncü maddesinde geçen “ Osmanli Hükümeti'nin yabanci devletlerin baskisi karsisinda, buralari (Dogu illerini) birakmak ve ilgilenmemek zorunda kaldigi anlasilirsa, alinacak idarî, siyasî, askerî önlemlerin belirlenmesi ”, – geçici bir yönetim kurma–ile ilgili olarak Sivas Kongresi “buralari ” yerine , “ yurdumuzun herhangi bir parçasini birakmak ve ilgilenmemek ” ifadesini kabul etmistir.
Bu degisikliklerle yerel bir kongre olan Erzurum Kongresi tüzük ve bildirisi, Ulusal bir kongre olan Sivas Kongresi tarafindan genellestirilerek vatanin tümünü kapsar bir hale getirilmis oldu.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurulmasi ile bütün yerel cemiyetler bir çati altinda toplanarak, bu cemiyetin subeleri konumuna getirilmis oldular. Böylece Millî mücadele merkezi bir örgütlenmeye gidiyor; ulusal birlik ve ortak mücadele saglanmis, daginiklik giderilmis oluyordu.
Erzurum Kongresi karariyla kurulmus olan Sarkî Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Temsil Kurulu, yerini 11 Eylül 1919 günü Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Temsil Kuruluna birakmis oluyordu.
Sivas Kongresi'nde Manda Tartismalari
Paris Baris Konferansi'nda Anlasma Devletleri temsilcileri dünyayi paylasmaya kalktilar. Ancak çatisik istekler ortaya çikti. Bazi milletleri tümden esaret altina alamayacaklarini düsünerek, isgal politikalarini örtmeye yarayan yeni bir sömürü yöntemi gelistirdiler ve adina ‘Manda Yönetimi' dediler.
Paylastirilacak yeni topraklar, dogrudan devletlerin eline verilmeyecek, uygun görülecek büyük bir devlet, Milletler Cemiyeti adina bir yörede vekaleten yönetimle görevlendirilecekti. Bu vekaleti alan devlet, sömürecegi ulusun bagimsizligi hak etme süresini belirleyecekti.
Türkiye disinda, Osmanli topraklari üzerinde kurulmus bütün devletler galip devletlerin mandasi altina girdi ve uzun süre sömürüldü. Atatürk'ün önderligi altinda girisilen ulusal Kurtulus Savasi basariya ulastigi için ‘Tam Bagimsiz' Türkiye Cumhuriyeti kurulmustur.
Manda altina girmekten baska çare düsünemeyen Osmanli aydinlari, tarihi iliskileri dikkate alarak Amerikan mandasi üzerine yogunlastilar. Amerika'ya mektuplar yazdilar. Mustafa Kemal Pasaya gönderdikleri mektup ve telgraflarla onu da etkilemeye çalistilar.
Erzurum'da bulundugu sirada, Halide Edip (Adivar) tarafindan gönderilen ve Amerikan mandasinin ekonomik ve medeni destekten ibaret oldugu sözleri ile dolu mektubu okudugunda sinirlenen Mustafa Kemal Pasa, yanindakilere söyle seslenir:
“ Hayir pasalar hayir, hayir beyefendiler hayir, hayir hanimefendiler hayir, manda yok.. Ya istiklal, ya ölüm var..
Amerikan mandasi diye çirpinanlar, düsman isgali altinda bulunan sinirleri ve zaaflari ile bu millete ve bize inanmayanlardir. Bizim hayal ve macera pesinde kostugumuzu sananlardir. Eger, bunlar Anadolu'nun ve Türk milletinin gerçek duygularini bilseler, bizim çalismalarimizin hedefini kavrayabilseler, Erzurum Kongresi kararlarinin nasil bir millî vicdan ürünü oldugunu takdir edebilseler, bu sakim (hastalikli) fikirlerinden dolayi utanç duyarlar. Bunlar, ümitsizlik ve bozgunluk içinde realitelerden uzak olarak yasayan ve ne yapacaklarini, ne yapilmakta oldugunu bilmeyen insanlardir.
Kongre hissiyatini açiklikla belirtmistir. Heyet-i Temsiliye (Temsil Kurulu) kararini vermistir. Millî irade suur ve istikametini bulmustur. Davamiz yürümektedir ve yürüyecektir. Basarili olmamak için hiçbir sebep yoktur. Hiçbir olumsuz karari tanimayacagiz. Tek ve degismez parola sudur: Tek tepe, tek kursun kalincaya kadar mücadele, yahut da: Ya Istiklal, Ya Ölüm! ”
Erzurum'da, Sivas'a gelme hazirliklari yapildigi bir sirada kendisine sorulan: “ Pasam, Sivas'ta galiba manda meselesi bizi çok üzecek ve yoracak ” sorusuna heyecanla su cevabi verir: “ Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasina, Ingiliz himayesine terk etmekle kurtulacak saniyorlar. Kendi rahatlarini temin etmek için bir vatani ve tarih boyunca devam edip gelen Türk istiklalini feda ediyorlar .”
Kongre için Sivas'a erken gelen Istanbul delegeleri diger delegeleri de etkileyerek, Amerikan mandasini isteyen bir muhtira (rapor) hazirladilar. Bu rapor Sivas Kongresi gündemine alindi.
8 Eylül 1919 günü Kongre mandayi tartismaya basladi. Özellikle Istanbul'dan gelen Kara Vasif Bey, Ismail Fazil(Cebesoy) Pasa, Ismail Hami (Danisment) Bey ve Refet (Bele) Bey, Kongre salonunu etkileyecek uzun konusmalar yaparak, Amerikan mandasini savundular. Kara Vasif Beyin konusmasi sirasinda delegelerden biri : “Istanbul'dan mandayi mi bize hediye getirdiniz? ” diye bagirdi.
Refet Beyin konusmasinin delegeler üzerinde o kadar etkili olmustu ki, oylamaya geçilmesi durumunda manda karari çikacagindan korkan Mustafa Kemal Pasa, toplantiya on dakika ara verir.
Ahmet Nuri Bey (Bursa) ve Raif(Dinç) Efendi mandayi savunanlari elestirdiler. Bagimsizliktan yana tavir koydular. Mandayi savunanlari Bagimsizliga karsi olmakla suçladilar. Bunun üzerine Ismail Fazil Pasa “Yanlis anlasildigi için raporumuzu geri çekiyoruz. Hiç verilmemis saydik” dedi.
8 Eylül gecesi evlerde ve Kongre binasinda manda üzerine konusmalar ve tartismalar sürdü. Ertesi gün Kongre manda tartismalarina devam etti. Rauf(Orbay) Beyin teklifi ile : “Amerika'da yillardan beri aleyhimizde yapilmakta olan olumsuz propagandalarin dogurdugu yanlis anlasilmalarin önüne geçmek için Amerika'dan bir kurul istenmesine ve inceleme sonucunda gerçeklerin gösterilmesi” kararina varildi.
Böylece hem manda istekleri gömüldü, hem de mandayi savunanlar küstürülmeyerek bu sorun çözüme kavusturuldu.
Manda konusundaki görüsmelerin sonucu Sivas Kongresi kararlarina söyle yansidi : “... Devlet ve milletimizin iç ve dis bagimsizligi ve vatanimizin bütünlügü sakli kalmak sartiyla, altinci maddede yazili sinirlar içinde, milli ilkelere saygili olan ve vatanimiza karsi saldiri ve yayilma amaci gütmeyen herhangi bir devletin teknik, sanayi, ekonomik yardimini memnuniyetle karsilariz ....”
Mustafa Kemal Pasa, mandayi savunanlari karsisina almadan Sivas Kongresi'ni basari ile yönetmis ve mandanin reddedilerek, bagimsizlik kararinin çikmasini basariyla saglamistir. Gösterdigi liderlik sabriyla, Kongrenin birlik ve beraberlik içinde çalistigini ve sonuçlandigini dost, düsman herkese göstermistir.
Manda Isteklerine karsi Bir Türk Gencinin Haykirisi
Manda tartismalarinin yogun olarak yasandigi 8 Eylül gününün gecesi Mustafa Kemal'in odasi her zamankinden daha kalabalikti. Özellikle Denizli delegeleri olan Necip Ali, Yusuf Beylerle, Seyh Fevzi Efendi, Hikmet, Osman Nuri, Ahmet Nuri Beyler lise binasinda delegelere ayrilan kogusta kaldiklarindan, onlarin da katilimiyla Pasanin odasinda toplananlarin sayisi çogalmisti.
Mustafa Kemal Pasa etrafindakilere hitaben:
“ Istanbul'dakiler ve buradakiler nevmid (ümitsiz ) ve hasta insanlardir. Ecnebi isgal etkisi altinda cesaret ve ümitlerini kaybetmis olmanin verdigi teessürle ( keder – üzüntü ) ve marazi (hastalikli ) bir haleti ruhiye ( ruh hali- psikoloji ) içinde hareket ediyorlar. Bunun baska türlü izahi yoktur.”
“Bir milletin istiklâl hakkini aramasindan ve bu yolda gerekiyorsa son damla kanini akitmasindan daha tabiî ne tasavvur edilebilir? Serefsiz, istiklâlsiz, esir bir millet çocuklari olarak yasamak yerine, efendice ve kahramanca ölmek elbette ki sayani tercihtir ( seçilmeye degerdir). Bunu anlayamamak ne garip mantiktir?”dedi. Delegeler de konusuyor, manda aleyhinde söz ediyorlardi.
Hikmet ismindeki Askeri Tibbiye ögrencisi, Sivas Kongresi'nde ögrenci arkadaslarinin temsilcisi olarak bulunuyordu. Aralarinda topladiklari para ile onu Sivas'a göndermislerdi. Heyecanli, atak bir vatanseverdi.
Gece, Pasanin odasinda Hikmet Bey de vardi. Gündüz yasanan tartismalarin etkisiyle olsa gerek titriyordu. Sanki birdenbire ates ve heyecan kesilmis olarak, yüksek sesle:
“- Pasam, delegesi bulundugum tibbiyeliler beni buraya istiklâl davamizi basarmak yolundaki mesaiye katilmak üzere gönderdiler. Mandayi kabul edemem.. Eger kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olursa olsun siddetle red ve takbih ederiz (çirkin görürüz) . Farzi Muhal (var sayalim) , manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal'i ‘ vatan kurtaricisi degil, vatan batiricisi' olarak adlandirir ve tel'in (lanet okuma, protesto etme ) ederiz .”diye bagirdi.
Bu gencin yürekten kopup gelen bu sözleri karsisinda orada bulunanlarin gözleri yasarmisti. Mustafa Kemal Pasa da duygulanmisti. Heyecanli bir sesle:
“ Arkadaslar gençlige bakin, Türk millî bünyesindeki asil kanin ifadesine dikkat edin.” dedi , sonra Hikmet Beye dönerek:
“ Evlat, müsterih ol. ‘ rahat ol' . Gençlikle iftihar ediyorum ve gençlige güveniyorum. Biz, ekalliyette ‘ azinlikta' kalsak dahi mandayi kabul etmeyecegiz. Parolamiz tektir ve degismez: Ya istiklâl, ya ölüm .”
Tibbiyeli genç, hemen yerinden firladi:
“ Var ol pasam ...” diyerek Mustafa Kemal'in elini öptü. Mustafa Kemal, kongreye aydin Türk gençliginin ve tibbiyenin temsilcisi olarak üniformasiyla katilan bu yigit delikanlinin alnindan öptü:
“ Gençler, vatanin bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayis ve enerjisine baglanmistir.” dedi.
ivas Kongresini Engelleme Çalismalari ve Ali Galip Olayi
Kongrenin Ingiliz ve Fransizlar tarafindan baskina ugrayarak Sivas'i isgal edecekleri tehditleri bosa çikti. Mustafa Kemal Pasa bu tehditlerin bos oldugunu henüz Sivas'a gelmeden Vali Resit Pasaya bildirmisti.
Sivas Kongresine delege seçilenlerin Sivas'a gelisleri sirasinda bin bir engelle karsilastiklari, kilik degistirdikleri bilinmektedir. Isgal altindaki yerlerden delege gelemeyisi nasil bir baski altinda kalindiginin en büyük isaretidir.
Bütün bunlarin yaninda Ali Galip olayi ayri bir tehdit olusturmustur: Elazig Valiligine özel görevle atanan Kurmay Albay Ali Galip, 27 Haziran günü Sivas'a gelecek olan Mustafa Kemal Pasayi tutuklatmak için Sivas Valisi Resit Pasayi baski altina almistir. Ancak sehre gelen Mustafa Kemal Pasa tarafindan, Kolordu binasinda ayakta bekletilerek, agir sözlerle karsi karsiya birakilmistir.
Sivas Kongresi devam ederken, Istanbul Hükümeti Ali Galip'e Sivas Valiligi ile Üçüncü Kolordu Komutanligini önerir. Ali Galip, bu öneriye karsilik, askerlik kidemine sekiz buçuk yil eklenmesini, generallige terfi ettirilmesini ve bir miktar tazminat verilmesini ister. 3 Eylül 1919 günü Harbiye Naziri Süleyman Sefik Pasa ve Dahiliye Naziri Adil Beyin imzalariyla sartlarinin kabul edildigi kendisine bildirilir.
Bu yazismalar milli mücadele istihbaratinca elde edilecek ve karsi harekete geçilecektir.
Ali Galip, ayrilikçi bir takim gruplardan asker toplayarak Sivas Kongresi'ni basma hazirliklari yaparken, çevredeki askeri birliklerin baskinina ugrayacaklarini ögrenince kaçar.
Bu gelismeler karsisinda durumu Padisaha iletmek isteyen Mustafa Kemal görüsmeye engel olunmasi üzerine Istanbul ile her türlü haberlesmeyi kestirir. 15 gün süre ile soguk harp baslar. Sonuçta Damat Ferit Hükümeti istifa etmek zorunda kalir.
Yeni kabineyi kuran Ali Riza Pasa ile süren görüsmeler sonunda “Amasya Görüsmeleri” gerçeklesir. Osmanli Mebuslar Meclisinin açilisi saglanir. Bu mecliste “Misak-i Millî” ilan edilerek hem ulusal sinirlar çizilir hem de tam bagimsizlik karari yasal ve yetkili bir organ tarafindan kararlastirilmis olur. Mebuslar Meclisi'nde alinan bu tarihi karara tepki olarak Istanbul isgal edilecek (16 Mart 1920) ve bazi Milletvekilleri tutuklanacaktir. Bu gelismeler ise TBMM'nin açilmasina ortam hazirlayacaktir.
Sivas Kongresi, ulusal bir kongre olma özelligi ve Misak-i Millî'ye alt yapi hazirlamasi bakimindan, TBMM'ye giden yolu açmis ve millet egemenligine öncülük yapmistir.
Irade-i Milliye Gazetesi
Sivas Kongresi toplanmadan önceki günlerde gelen delegeler, millî ülkü ve hareketlerin genis ve sürekli bir biçimde yayimlanmasi için bir gazetenin çikarilmasi geregi üzerinde durmuslardi. Ismail Fazil Pasanin önerisi ile çikarilacak gazetenin adi Irade-i Milliye oldu.
11 Eylül Persembe günkü oturumda basin konusu ele alindi ve haftada iki gün olmak üzere “Irade-i Milliye” adiyla bir gazetenin çikarilmasina karar verildi. Gazete yönetiminin politik kurulusla ilgisi bulunmayan birine verilmesi istendi. Bu kisiyi bulma görevi ise Rasim (Basara) Beye verildi. O da Sivas Lisesi'nin çaliskan ögrencilerinden biri olarak tanidigi, yirmi iki yasindaki Demircizade Selahattin'i (Ulusalerk) bu ise uygun gördü. Selahattin, görevi sevinçle kabul etti. Dilekçe ile Valilige basvurarak gazetenin çikarma yetkisini aldi ve Sorumlu Müdürü oldu.
Gazete Il Basimevinde basildi. Ilk sayisi 14 Eylül günü çikan gazetenin çikis sebebi, yine bu sayida “ Millî hareketin halka ve dünyaya duyurulmasi ” olarak belirtiliyordu.
Irade-i Milliye Gazetesinin özellikle ilk bes sayisindaki yazilar, bizzat Mustafa Kemal Pasa tarafindan kaleme alinmistir. Temsil Kurulu'nun Sivas'ta bulundugu süre içinde 19 sayi yayimlandi.
Ilk sayisinin sürümü tahmin edilemedi. Bin adet basildi. Asiri talep üzerine baski sayisi artirildi. Gazete basildigi günlerde geçmis baskilari yirmi kurus yerine, iki yüz kurusa dahi arayanlar vardi. Özellikle Istanbul'dan büyük bir istek vardi.
Irade-i Milliye, Mustafa Kemal Pasa tarafindan Temsil Kurulu adina yayin yapmak için kurdurulan ilk Millî Mücadele gazetesidir.
Ingiliz ve Fransiz Basininda Sivas Kongresi
The Times Gazetesi , 22 Eylül 1919 : “ Bir Anadolu Cumhuriyeti... asilerin basi: M. Kemal..., Sultanin degistirilmesinin baslica gayelerinden biri oldugu bazi mahfillerde ileri sürülmektedir .”
Ranin Gazetesi , 11 Ekim 1919 : “ M. Kemal Pasa Anadolu'da bir millî hareket meydana getirmeye çalisiyor. Bu çocukça bir hayaldir! Bütün cihanin kuvvetine karsi... harpten ezilmis olan zavalli Anadolu'nun kuvveti ile... kafa tutmasinin ne hükmü olabilir? Anadolu'da ne kalmistir, ne var ki direnis olusturabilsin? ”
Le Temps Gazetesi , 10 Eylül 1919 : “ Sultanin hakimiyeti hâlâ Istanbul'da ise de ordusu baska yerde, Türk milliyetçilerinin gittikçe güçlendikleri Anadolu'dadir. Sivas'tan, kongreleri Sultana telgrafla bir kararlar listesi bildirdi. Birinci karar simdiki hükümete güveni reddediyor; ikincisi ise hiçbir Türk topraginin elden çikmamasini istiyor...
Ister begenin ister begenmeyin bir Türk gücü yasiyor. Ister begenin ister begenmeyin bu güç kendi suuruna vardi. ‘Hasta adam' in gürbüz, hatta rahat durmaz çocuklari var ve onun mirasini, hiç degilse bu mirastan haklari bulunan parçayi istiyorlar. Müttefikler ne düsünür acaba? ”
Lyon Republicain , 23 Eylül 1919 : “ Sivil ve asker Türk vatanseverleri, iktidarsizlikla suçladiklari hükümetlerine karsi ve Türkiye'yi paylasmak istemelerinden kuskulandiklari bazi müttefiklere karsi tam bir ayaklanma halindedirler .”
Lyon Republicain , 20 Ekim 1919 : “ Milliyetçi hareket iki büyük avantajdan yararlaniyor: Bir yandan, iklimi çok sert, ulasim olanaklari kit olan daglik bölgenin dogal durumu; öte yandan, millî topraklarini savunduklari bilincini tasiyan ve müttefiklerin çelisen çikarlarina karsi tek vücut halinde birlesen seflerinin su götürmez vatanseverligi.
Bütün güçlüklerine ragmen, Türkiye'nin bagimsizligi politikasi izlenmelidir ”
Istanbul'daki Ingiliz Yüksek Komiseri Amiral Robeck, Disisleri Bakani Lort Kürzon'a gönderdigi raporunda Sivas Kongresi ile ilgili olarak söyle yazmistir: (17 Eylül 1919 )
“ Türk milliyetçileri, Türkiye'nin Türklerde kalmasini istiyorlar, yabanci himayesini red ediyorlar. Onlar imparatorlugun ölümünü degil, yeni bir hayat mukavelesini imza etmek azmindedirler .”
Sivas Anadolu Kadinlari Müdafaa-i Vatan Cemiyeti
Sivas Kongresi sonrasi, Mustafa Kemal'in henüz Sivas'ta bulundugu bir sirada Sivasli vatansever kadinlar bir araya gelerek Anadolu Kadinlari Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adiyla bir dernek kurdular.
28 Kasim günü Nümune Mektebinde yapilan bir toplantidan sonra, valilige resmen basvuruda bulundular ve 9 Aralik 1919 tarihli valilik yazisiyla kurulus onayini aldilar.
AKMVC'nin kurulusu Mustafa Kemal Pasaya bildirildiginde : “ Maksat vatani müdafaadir. Bu tesebbüsün birinciligi serefini kazandiklari için Sivasli hanimefendileri tebrik ediyorum ” diyerek bu girisimden duydugu mutlulugu dile getirmistir.
Türk kadininin Milli mücadeleye büyük kararlilikla katilisi gösteren en önemli olay, merkezi Sivas'ta olmak üzere kurulan bu dernektir.
AKMVC'nin Melek Resit Hanimin Baskanligi altinda 800 üyesi vardi. O günkü illerin idari genisligini dikkate alirsak, 14 merkezde subelerinin olmasi bu kadin derneginin önemini ortaya koymaktadir. Genel merkezi Sivas olan AKMVC'nin subeleri: Kangal, Viransehir, Kayseri, Eskisehir, Kastamonu, Erzincan, Amasya, Pinarhisar, Burdur, Konya, Yozgat, Bolu, Aydin, Nigde.
Savas sartlarinda kimsesiz kalmis olan kadin ve çocuklara maddi ve manevi destek veren bu vatan sever Sivasli kadinlar, cephedeki askere kiyafet diktiler. Aralarinda para toplayarak maddi destelerde bulundular. Yabanci devlet Baskanlari ve eslerine gönderdikleri yazilarla, isgaller karsisinda kadin ve çocuklarin ugradigi zulümleri protesto ettiler. Ayrica Padisaha, Istanbul Hükümetine, bazi kuruluslara, yabanci devlet temsilcilerine, (Ulusal haberlere uygulanan sansüre göz yuman) Osmanli basin kuruluslarina protesto telgraflari çektiler.
Bütün faaliyetleri Irade-i Milliye ve Hakimiyeti Milliye gazetelerinde yer alan AKMVC, Milli Mücadele tarihimizde hakli ve onurlu bir yere sahip olmustur.
Sivas Kongresi Ile ;
* Bütün ulusal cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ismi altinda birlestirilerek bir merkezden yönetilmeye baslandi.
• Manda düsüncesi reddedilerek, ulusal bagimsizlik benimsendi.
• Ulus egemenliginin ve bagimsizlik ruhunun sürekli kalplerde yasayacagi ve Anadolu'nun her türlü direnise hazir oldugu bütün dünyaya duyurulmus oldu.
• Osmanli Mebuslar Meclisi'nin açilmasina zemin hazirladigi gibi, Misak-i Millî kararlarina da öncülük etmistir.
• Kongre ile Türkiye'nin toprak bütünlügü ve ulusal bagimsizliginin korunmasi istenmis ve gerektiginde isgal devletlerine karsi silahli hareket öngörülmüstür.
• Mustafa Kemal Pasanin Baskanliginda seçilen Temsil Kurulu, yürütülecek siyasi mücadelenin yöneticiligini üslenerek TBMM'nin açilisina kadar bu görevi yürütmüstür.
• Ulusal bir kongre olan Sivas Kongresi, TBMM iktidarina ve rejimine geçisin kurumu olmustur.
• Sivas Kongresi, birlestirici, yapici ve Türk millî mücadelesini ve Kurtulus Savasini bina edici temel bir kongredir.
• Atatürk'ün deyisi ile “ Burada bir milletin kurtulusunu hazirlayan kararlar verildi ”
• Kongrede alinan kararlar, usûl ve esas olarak demokratik ve millî bir devletin habercisidir. Kongre ile Türk milleti kendi kaderine el koymus, vatanin bölünmez bütünlügü ve tam bagimsizlik hedefiyle Kurtulus Savasi'nin esaslarini ortaya koymustur.
• Yürekli bir sekilde alinan ve büyük bir azimle uygulanan bu kararlar sonucunda kesin bir zafer elde edilmis ve demokratik, laik, çagdas Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulusu gerçeklestirilmistir.
Sivas'ta Komutanlar Toplantisi
Istanbul Hükümetinin Mebuslar Meclisinin Anadolu toplanmasina razi olmadigi her halükarda Istanbul'da toplanacagi, Salih Pasa tarafindan Sivas'a iletildi. Bu durum Karsisinda Temsil Kurulu ile durum degerlendirmesi yapan Mustafa Kemal, Sivas'ta bütün kolordu komutanlarinin katilacagi bir toplanti yapilmasi kararini çikartti.
16 –24 Kasim 1919 günleri arasinda Sivas'ta gerçeklestirilen toplantiya basta 15. Kolordu Komutani Kazim Karabekir Pasa ve 20 Kolordu Komutani Ali Fuat Pasa olmak üzere davetli diger kolordu komutanlari – biri hariç – katildi. Mustafa Kemal, Kazim Karabekir Pasaya kendi kaldigi odayi vererek kendisi baska bir odaya geçecektir..
Komutanlar toplantisina Temsil Kurulu üyeleri de katildi. Toplanti gündeminde üç konu ele alindi: Mebuslar Meclisinin toplanma yeri, Meclisin toplanmasindan sonra Temsil Kurulu ve millî teskilatin alacagi sekil ve çalisma yöntemi, Paris Baris Konferansinin bizim için olumlu veya olumsuz bir karar vermesi halinde tutulacak yol.
Bu konu basliklari ile ilgili olarak 29 Kasim günü su kararlar alindi:
Sakincalarina ragmen Meclisin Istanbul'da açilmasina karsi çikilmayacak. Seçilen milletvekilleri Istanbul'a gitmeden önce Trabzon, Samsun, Inebolu, Eskisehir ve Edirne gibi sehirlerde toplanarak, kendilerine gerekli bilgiler verilecek. Güvenlik önlemleri alinacak. Mecliste güçlü bir grup kurulacak. Komutanlar millî teskilatin yayilmasina ve güçlendirilmesine hiz verecek. Istenen sartlar olusuncaya kadar Temsil Kurulu görevine devam edecek. Askeri önlemlere kesintiye ugramaksizin devam edilecek. Paris Konferansi olumsuz karar verirse, milletin bu konudaki kararina göre hareket edilecektir.
Kolordu Komutanlarinin bir davetle Sivas'ta toplanmasi, millî teskilatin gücünü göstermesi bakimindan büyük önem tasimaktadir.
Kuvâ-yi Milliyeyi Amil, Millî Iradeyi Hakim Kilmak Esastir
Milli Mücadele döneminde yaklasik 28 kongre toplanmistir. Bu kongreler içerisinde tek ulusal kongre Sivas Kongresi'dir. Sivas Kongresi Erzurum Kongresi'nde seçilen Sarkî Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Temsil Kurulu üyeleri ve yeni seçilen diger delegelerin katilimi ile toplanmistir. Dolayisiyla bütün yurdu ve milleti temsil eden delegelerin katilimi ile kongre toplanmistir.
Sivas Kongresi kararlari arasinda geçen “... Kuvâ-yi Milliyeyi Amil Millî Iradeyi Hakim Kilmak Esastir ” (Millî güçleri etkili ve millî iradeyi egemen kilmak kesin ilkedir) ifadesi ile “millet egemenligi” Amasya Genelgesi ve Erzurum Kongresi'nden sonra ulusal bir kongre olan Sivas Kongresiyle hayata geçirilmis oluyordu
Sivas Kongresi ve Temsil Kurulu milletten aldiklari temsil yetkisi ile bir hükümet gibi hareket ederek, yürütme görevini yerine getirmistir.
Sivas Kongresi karari ile kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, TBMM açildiktan sonra da faaliyetine devam etmis,siyasi bir grubun adi olmus ve nihayet bu cemiyetin ismi degistirilmek suretiyle yeni Türk devletinin ilk siyasi partisi olan “Halk Firkasi”nin kurulusu saglanmistir.
Bu gelismelerle Sivas Kongresi, TBMM iktidarina ve Cumhuriyet rejimine geçisin kurumu olmustur.
“Cumhuriyetin Temelinin Sivas'ta atildigi” ifadesinin tarihi kökleri de bu tarihi süreçten kaynaklanmaktadir.
Ulu Önder Atatürk, 13 Kasim 1937 günü Sivas'i son defa ziyaret ettiklerinde, Kongre salonunu gezerken yanindakilere dönerek, Sivas Kongresi'nin önemini en güzel sekilde ifade eden su veciz sözü söylemisti:
“ Burada Bir Milletin
Kurtulusunu Hazirlayan
Kararlar Verildi”
Sivas, 108 Gün Millî Mücadele Merkezi Olmustur
Mustafa Kemal Pasa ve Temsil Kurulu, 2 Eylül 1919 günü geldikleri Sivas'ta 108 gün kaldiktan sonra, 18 Aralik 1919 günü Ankara'ya hareket etmislerdir.
Bu 108 gün boyunca Sivas Millî Mücadele merkezi olmus, Sivaslilar bütün içtenlikleri ile bu kutlu konuklara ev sahipligi yapmis ve önemli bir çok tarihî olay bu süreçte yasanmıştır.
|